903 nolu Hadis’in
İzahı:
Bu hadîsi Buhari ile
Nesâî de «Küsûf» bahsinde tahric etmişlerdir.
Anlaşılıyor ki: Bir
yahudi karısı dilenmek üzere Hazret-i Âişe'ye gelmiş; Âişe (Radiyallahu anhâ)
kendisini boş çevirmeyip, istediği şey'i verdikten sonra yahudi karısı ona
hayır dua etmiş, duasında «Allah seni kabir azabından korusun» demiştir. Sonra
Âişe (Radiyallahu Anha) mes'eîeyi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
sormuş. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine «Allah'a sığındık»
cevâbını vermiştir. ibaresi mastar yerini tutan sıfatlardandır. «Âizen» kelimesini naspeden âmil mahzuf «ûzû
fi'lidir. Bu kelimenin hâl olması da caizdir. Bu takdirde Zülhâl mahzurdur.
Bu vak'a Serrâc'ın
«Müsned» inde şöyle rivayet olunmuştur: «Bir yahudi karısı Âişe'nin yanına
girerek ona: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den kabir azabı hakkında
bir şey işittin mi? dedi; Âişe :
— Hayır, kabir azabı neymiş? cevabını verdi.
Yahudi karısı:
— Sen, onu Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e sor, dedi.
Müteakiben Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geldi; Aişe de ona kabir azabını sordu.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
— Kabir azabı hakdır buyurdular. Âişe:
— Bundan sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) hiç bir namaz kılmadı ki, o namazda kabir azabından Allah'a sığındığını
işitmiş olmıyayım, dedi.»
Anlaşılıyor ki: Yahudi
karısı kabir azabını biliyormuş. Onu ya «Tevrat» da görmüş yahut başka bir
kitapta okumuş. Hz. Âişe'nin sormasından ise, o ân'a kadar kabir azabını
duymadığı anlaşılıyor.
Buhari'nin rivayetinde
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir merkeb'e binerek çıkıp gittiği,
kuşluk zamanında döndüğü ve zevcelerinin hücreleri arasından geçtiği, sonra namaza
durduğu, cemâatin da ona uyduğu bildiriliyor.
İbni Tîn'e göre: Küsûf
namazının evvel vakti, nafile namaz caiz olduğu zamandır. Âhir vakti hakkında
imam Mâlik «ancak baba kuşluğa kadar kılınır; zevalden sonra kılınamaz.»
diyerek onu bayram namazına benzetmiştir. Bu kavil îbni Kaasim 'den de rivayet
olunur.
Başka bir rivayete göre
İbni Kasım: «Küsûf namazı, nafile namazın vaktinde kılınır. İsterse güneş
zevali bulmuş olsun.» demişdir.
Yine ibni Kaasim 'den
bir rivayete göre, ikindiden sonra küsûf namazı kılınamaz. Ama halk yine bir
araya toplanarak duâ eder; sadaka verir ve bu gibi şeylere teşvikde
bulunabilirler.
Kufe ulemâsına göre:
Kerahet vakitlerinin hiç birinde Küsûf namazı kılınamaz. Zira bu vakitler
hakkında nehiy vârid olmuştur. Başka zamanlarda kılınır.
İbni Ebi Müleyke ile Atâ
'nın ve ulemâdan bir cemâatin kavilleri budur.
İmam Şafiî'ye göre Küsûf
namazı her zaman kıhnabilir. Ebû Sevr
ile Mâlikîlerin kavli budur.
Hanefiiler'e göre: Küsûf
namazının müstahab vakti, sâir namazlar gibidir. Mekruh vakitlerde bu namaz
kılınamaz. Hasan-i Basrî, Atâ' b. Ebi Rabâh, îkrime, Amru'bnu Şuayb, Katâde,
Eyyûb, İsmail b. Uleyye ve İmam Ahmed b. Hanbel
buna kaaildirler.
İshâk'a göre güneş
sararmamış olmak şartı ile ikindiden ve sabah namazından sonra kılınabilir.
Güneş gurûb zamanında
tutulsa bil'ittifâk Küsûf namazı kılınmaz. Tutulmuş olarak doğsa nafile kılma
zemânı gelinceye kadar Küsûf namazı kılınmaz. İmam Mâlik ile Ahmed'in ve diğer
bâzı zevatın mezhepleri de budur.
İbnü'l Münzir: «İmam
Şafii'ye muhalif olarak bende buna kaailim.» demiştir.
Kabir azabı hakdır. Bu
husüsda Ehl-i Sünnet ulemâsı ittifak halindedir.
Kabir azabının hâli pek
büyük ve korkunçtur. Onun için de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabir
azabından hem kendisi Allah'a sığınmış, hem de bunu ümmetine tavsiye
buyurmuştur.
Kabir azabı hakkında
vârid olan hadislerin beyânına göre kabirde vâkî olacak fitne yâni imtihan
Münker ve Nekir ismindeki meleklerin suâllerine cevap vermek suretiyle icra edilecektir.
Mezkûr melekler,
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i kastederek: «Bu zât hakkında ne
biliyordun?» diye soracaklar; ölen kimse mü'min ise «O, Allah'ın
Resulüdür." diye cevap verecek, münafık ise «âlemin onun hakkında bir
şeyler söylediğini işittim; ben de onu söyledim... diyecektir.
5- Deccâl'in fitnesi de çok şiddetli olacak
lâkin Allah, mü'minleri ondan koruyacaktır.